İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Nazar Emre isimli hastanın karaciğer yetmezliği nedeniyle ölümü derin bir üzüntü ile karşılanmıştır. 

Oldukça karmaşık ve ender olarak gerçekleşebilecek nitelikteki üzücü durum basında geniş bir şekilde yer almış, fakat tıbbi gerçeklerin tam olarak anlaşılmadığı ve kamuoyunun doğru bilgilenemediği saptanmıştır.

Türk Cerrahi Derneği olarak bu talihsiz olayın hastane kayıtları incelenmiş ve tüm boyutları değerlendirilerek aşağıdaki görüşlerin kamuoyu ile paylaşılması uygun görülmüştür.  

  1. Nazar Emre isimli kız çocuğu ailesi tarafından 30 Ekim 2008 tarihinde İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Acil Servisi’ne getirilmiş, akut karaciğer yetmezliği tanısı konulmuş ve genel durumunun giderek bozulması üzerine karaciğer nakli planlanarak gerekli hazırlıklara başlanmıştır.
  2. Fulminant hepatit tanısı ile hasta Emre acil kadavra karaciğer nakli listesine konmuş, fakat uygun kadavra organ bulunamayabileceği göz önüne alınarak anne Mehle Emre ve baba Metin Emre’ye canlı vericili karaciğer nakli de yapılabileceği bildirilmiştir. Ailede organ bağışlamak isteyen bir kişinin olması halinde en kısa sürede karaciğer nakilinin gerçekleştirilebileceği ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
  3. Baba Metin Emre kızı için verici olmayı kabul etmiş ve gerek kendisinden gerekse de eşi Mehle Emre’den bilgilendirilmiş hasta oluru alındıktan sonra ameliyata alınmıştır. Ameliyata başlandıktan kısa bir süre sonra ailenin diğer bireyleri kalabalık bir şekilde hastaneye gelerek ilgili servis doktor ve personeli ile ilişki kurmuş ve bu ameliyatı onaylamadıklarını söylemişlerdir. Bu talepler kısa sürede taşkınlık boyutlarına ulaşmış ve bunun sonucu olarak Mehle Emre eşinin ameliyatının hemen durdurulmasını talep etmiştir. Aynı talepler Metin Emre’nin anne ve babasından de gelmiştir. Hasta Nazar Emre’nin tedavisini üstlenen organ nakli doktorlarının yoğun çabaları aileyi ikna etmeye yetmemiştir. Bu durumda zorunlu olarak baba Metin Emre’nin ameliyatı durdurulmuş ve karaciğer naklinden vazgeçilmiştir. Hasta Nazar Emre acil kadavra nakli listesine alınmış ancak kadavra temin edilememiş ve ertesi gün hayatını kaybetmiştir.
  4. Canlı vericili organ nakli ameliyatlarında diğer tüm ameliyatlardan farklı olarak, hastanın yanında organ vermeye gönüllü sağlıklı bir kişi de vardır. Bu sağlıklı kişinin organlarını vermesi tamamen kendisinin ve ailesinin rızasına bağlıdır. Reşit olmayan çocukların ameliyatı ise tamamen ailesinin rızasıyla yapılabilmektedir. Nazar Emre’nin ameliyatı için başlangıçta onay veren ailesinin daha sonra bundan vazgeçmesi tedaviyi yapacak olan hekimleri çaresiz kılmıştır. Son durumu değerlendirerek, konuda karar verici nitelikteki kişilerden baba anestezi altında olduğundan fikrine yeniden başvurmak imkanı olmamıştır. Anne ise ağır baskı altında birbiri ile tamamen çelişen istekler beyan etmiştir.
  5. Organ nakli gibi bir ameliyatın ailenin itirazına karşın yapılabilmesi mümkün değildir. Verici ölüm riskinin % 0.5, alıcı ölüm riskinin %20 civarında olduğu, toplamda 16 saat sürecek olan ve ameliyat ekibi için de çok stresli bir karaciğer naklinin bu koşullarda yapılması hiçbir hekimden beklenemez.
  6. Bu hastanın kaybedilmesi tedaviyi üstlenen hekimlerin tüm özverili çabalarına karşın ailenin tutarsız davranışları sonucu olmuştur. 
  7. Bu tür üzücü olayların tekrar yaşanmaması için kadavra organ bağışlarının artması büyük önem taşımaktadır. 

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

Prof. Dr. Cem Terzi
Türk Cerrahi Derneği Başkanı

Prof .Dr. Osman Abbasoğlu
Türk Cerrahi Derneği Genel Sekreteri