[P57]

İNFERİOR VENA CAVA YERLEŞİMLİ LEOMİYOSARKOM: OLGU SUNUMU

Giriş: Yumuşak doku sarkomları sık görülmeyen neoplazmlardır. Tüm yumuşak doku sarkomlarının ancak %10-15’i retroperitoneal yerleşimlidir. İnferior vena cava yerleşimli leomiyosarkomalar son derece nadir karşılaşılan tümörlerdir. Bu olgu sunumunun amacı, hastanemizde başarı ile tedavi edilen bir inferior vena kava leomiyosarkomu olgusunun bulgu ve tedavi yöntemlerini tartışmaktır. Gereç ve yöntem: 66 yaşında bayan hastada, 2 yıldır hafif karın ağrısı ve zaman zaman olan bulantı şikayetleri mevcuttu. Hastaneye müracaatında yapılan rutin biyokimyasal tetkiklerinde patoloji saptanmayan hastanın USG’sinde infrahepatik düzeyde vena cava ile komşuluk gösteren 3x3 cm’lik, hipoekoik, öncelikle retroperitoneal lenf nodu ile uyumlu kitle saptandı. Abdominal tomografide sağ renal ven seviyesinde vena kava inferior sol anterolateral komşuluğunda yaklaşık 3x2,5 cm boyutlarında, merkezi daha hipodens, vena kavayı minimal deplase eden, lobüle konturlu yumuşak doku dansitesi tespit edildi. Hastanın tümör belirteçleri normal idi. Bu bulgularla hastanın eksplorasyonuna karar verildi. Sonuçlar: Abdominal eksplorasyonda yaklaşık 4x3 boyutlu kitlenin sağ renal ven anterioru hizasında vena cava inferiordan kaynaklandığı ve ek organ ve ya doku invazyonu göstermediği gözlendi. Lezyon vena cava ön duvarı ile beraber makroskopik cerrahi sınırlar temiz olacak şekilde radikal olarak eksize edildi ve ven duvarı sentetik yama ile onarıldı. Yapılan mikroskopik patolojik inceleme ve immünohistokimyasal boyamalarla leomiyosarkom tanısı konuldu. Postoperatif dönemde cerrahi komplikasyon gözlenmeyen hasta cerrahi iyileşmeyi takiben kemoradyoterapi uygulanmak üzere 5. Postoperatif günde taburcu edildi. Adjuvan tedavi sonrası 10.ayda yapılan kontrollerde nüks yada yeni tümöre rastlanmayan hastanın takipleri devam etmektedir. Tartışma ve Çıkarım: Vena kava kaynaklı leomiyosarkomlarda radikal cerrahi rezeksiyon sağkalım üzerine etkili en önemli faktör olmasına karşın, hastalık geç bulgu verdiği için önemli oranda ilerlemiş tümörlerle karşılaşılır. Bu da temiz cerrahi sınır ile rezeksiyonu zorlaştırır. Hastalara cerrahi sonrası kemoterapi, radyoterapi veya kombine tedavi uygulanabilmektedir. Olgumuzun, uygun durumda renal ven korunarak da küratif rezeksiyon gerçekleştirilebileceğini göstermesi bakımından önemli olduğunu düşünmekteyiz.