[P490]

KRONİK ANAL FİSSÜRDE LATERAL İNTERNAL SFİNKTEROTOMİ: 5 YILLIK DENEYİM

M. Özer, A. Polat Düzgün, B. Saylam, M. Gülseren, B. Şimşek, C. Güldoğan, F. Coşkun
Ankara Numune EAH 3. Genel Cerrahi Kliniği

AMAÇ: Çoğunlukla anal fissür hastaları, yıllardır hiç proktolojik muayene yapılmadan alınan gelişi güzel uygulamalardan sonra kronikleşmiş akut atak gösteren fissürün yarattığı dayanılmaz ağrı nedeni ile başvururlar. En iyi tedavi yönteminin tartışıldığı kronik anal fissürde kliniğimizde 25 yıldır sadece cerrahi tedavi uygulamaktayız. GEREÇ VE YÖNTEM: Bu çalışmada 5 yıllık dönemde (2004- 2008) kronik anal fissürü olan toplam 236 hastanın dosyaları retrospektif olarak incelenerek başvuru şikayetleri, muayene bulguları, ameliyat yöntemi ve operasyon sonrası memnuniyetleri değerlendirildi. SONUÇLAR: Hastalarımızın %60’ ı kadın, ortalama yaş 38 (17–56), başvuru anındaki şikayetleri sırası ile ağrı, konstipasyon ve kanama idi. Çoğunlukla posterior fissür gözlenirken, %10 oranında anterior ve posterior fissür birlikte olup tamamı bayandı. Operasyonlar genel anestezi altında yapıldı. Kronik anal fissürü olan bu hastalarda çoğunlukla (%80) sadece lateral internal sfinkterotomi yapılırken, sentinel pilinin büyük olduğu hastalarda fissür traktı sentinel pili ve hipertrofik papili alacak şekilde total çıkarılarak anoplasti yapıldı. Hastalar bir günlük yatış sonrası taburcu edilirken birinci hafta ve ikinci ay da kontrole çağrıldı. Postoperatif ilk günde %4 üriner retansiyonla karşılaşılırken, ağrı şikâyeti (%5) ise daha çok anoplasti yapılan hastalarda gözlendi. Defekasyon yapamama ve fekal impakşın ise laksatif ve tedaviye rağmen %2 oranında gözlendi. İlk kontrolde sfinkterotomi yeri enfeksiyon varlığı yönünden kontrol edilirken, tuşe yapılarak anal sfinkter tonüsü kontrol edildi. İlk kontrolde sadece 3 hastada enfeksiyon olabileceği düşünülerek antibiyotik tedavisine devam edildi ve birinde persistan bir enfeksiyon ve sonrasında yüzeyel bir anal fistülle karşılaşıldı. İkinci aydaki kontrolde ise fissürün iyileşme durumu, inkontinans durumu değerlendirildi. Fissürlerin %80 i ikinci ayda iyileşme gösterirken iyileşme olmayan (%15) hastalarda bir ay sonra kontrole çağrıldığında tam bir iyileşme gözlendi. Hiçbir hastamızda inkontinans ve nüks gözlenmedi. ÇIKARIM: Bu çalışmada Kronik anal fissür tedavisinde açık LİS ile tam bir başarı sağlanmış olup literatürde özellikle cerrahi tedavideki inkontinans riski vurgulansa da hastaların deneyimli merkezlerde tedavi olmaları sağlanmalıdır.