[P465]

ENDEMİK GUATR BÖLGELERİNDE GENÇ ANAL FİSSÜRLÜ HASTALARA YAKLAŞIM

Ülkemizde guatr prevalansı %5-56 arasında olup, tiroid hormonlarının gastrointestinal motiliteye etkisi, özellikle hipotiroidizimin konstipasyona sebep olduğu bilinmektedir. Bu bilgiden yola çıkarak çalıştığımız ve endemik bir guatr bölgesi olan Kocaeli-Gebze ilçesinde Genel Cerrahi polikliniklerine başvuran anal fissurlu genç hasta populasyonundaki tedavi modaliteleri irdelenmiştir. Haziran 2004 - Mayıs 2006 tarihinde Genel Cerrahi polikliniklerine rektal taze kanama, anal ağrı ve yanma sikayeti ile başvuran, konstipasyon hikayesi olan ve fizik muayenede basit anal fissur tespit edilen 18- 35 yaş arası toplam 98 genç hasta değerlendirilmiştir. Hastaların 86'sı (%88) kadın, 12'si (%12) erkekti. Kadın hastaların 74'ü (%86) multipar, 12'si (%14) nullipar idi. Hastaların tamamı konsültasyon ile diet bölümüne yönlendirildi ve bire bir görüşme ile uygulanabilir konstipasyon önleyici diet listesi verilerek bir ay sonra dietisyen tarafından kontrole çağrıldı. Diete uyarak konstipasyon bulguları ve anal bölge şikayetleri kaybolan 4'ü erkek, 51'i kadın toplam 55 hasta (%56) fizik muayene için genel cerrahi polikliniğine yönlendirildi. 55 hasta yapılan muayene ile ek bir tedaviye ihtiyaç duyulmadan önerilerle takibten çıkarıldı. Diete uyarak konstipasyon bulguları gerileyen ancak anal bölge şikayetleri ve fizik muayene bulguları devam eden 8'i erkek, 23'ü kadın toplam 31 hastaya (%31) LIS operasyonu yapıldı. Dietine uyarak konstipasyon bulguları gerilemeyen, anal bölge şikayetleri ve fizik muayene bulguları devam eden tamamı kadın 12 hasta (%13), hipotiroidizm düşünülerek Tiroid fonksiyon testleri yapılarak tamamında TSH yüksek olarak tespit edildi. Bu hastaların yarısı henüz doğum yapmamış, diğer yarısı da multipardı. Bu hastalar Dahiliye polikliniğine yönlendirildi. Sonuç olarak; endemik guatr bölgesi olan ülkemizde özellikle doğurganlık çağında genç kadınlarda oluşan ve temelinde konstipasyon olan Anal fissur vakalarını genel cerrahi polikliniklerinde değerlendirilirken mutlaka hipotiroidizmi düşünmek hem hasta hem de toplum sağlığı açısından faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu ön çalışmanın kapsamının genişletilerek , Üniversite Araştırma Hastanelerinde devam edilmesini veya yeniden dizayn edilmesini önermekteyiz.