[P341]

PİLONİDAL SİNÜS OLGULARINDA UYGULANAN LİMBERG FLEP AMELİYATI İLE EKSİZYON + SEKONDER İYİLEŞMENİN HASTA YAŞAM KALİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

G. Kara, V. Genç, M. Suleimanov, A. Erkek, M. Kuzu, E. Anadol
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi AD

Giriş: Sakrokoksik pilonidal hastalık yaygın, iyi tanımlanmış ve cerrahi olarak tedavi edilebilen bir hastalıktır. Çok çeşitli cerrahi girişimler yapılmakta olup, herkesin benimsediği net bir cerrahi tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Biz de bu hastalığın cerrahi tedavisinde uygulanan Limberg flep ile eksizyon + sekonder iyileşme yöntemlerini yaşam kalitesi açısından karşılaştırmayı amaçladık. Materyal-Metod: Prospektif ve randomize olan çalışmamızda 25’er hastadan oluşan Limberg flep uygulanan hastalar grup I, eksizyon + sekonder iyileşmeye bırakılan hastalar grup II olarak adlandırıldı. Kadın cinsiyet, nüks, sinüs absesi, diyabetik hastalar ve steroid tedavisi alan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Operasyondan sonra hastalara 3. hafta ve 3. ay SF 36, Cleveland yaşam kalite formu ve VAS (visual analogue score) uygulandı. Ayrıca hastanede yatış süresi, ortalama yara iyileşme süresi, işe başlama süresi ve komplikasyonlar açısından hastalarla görüşüldü. Bulgular: Her iki grup demografik veriler açısından benzerdi. Grup I’de ortalama hastanede yatış süresi 1.6 gün, Grup II’de 2.1 gün olarak bulundu. Grup I ‘de bir hastada erken nüks gelişti ve eksizyon + sekonder iyileşme yöntemine geçildi. Grup I’de ortalama yara iyileşme süresi 12.6 ± 4.3 gün iken, Grup II ‘de ise ortalama 43 ± 7.8 gün olarak hesaplandı. İşe dönme süresi ise Grup I’de ortalama 11.5±3.8 gün iken grup II’de 14.7±4.2 olarak bulundu. VAS ve Cleveland yaşam kalite skorunda 3. hafta ve 3. ay gruplar arasında anlamlı farklılık saptanmadı. SF 36 yaşam kalite skorlamasında fiziksel fonksiyon skoru Grup 2’de 3. haftada, vitalite ve mental sağlık açısından grup 1’de 3. ayda istatistiksel olarak anlamlı yükseklik saptandı. Sonuçlar: Uyguladığımız her iki cerrahi prosedürün SF-36’nın belli alt gruplarında birbirlerine karşı üstünlükleri bulunsa da genel olarak yaşam kalitesi açısından global fark saptanmadı. Tedavi yöntemini seçerken de yöntemlerin avantaj ve dezavantajları göz önüne alınarak hastaya göre özel yaklaşım gerektiğini düşünmekteyiz.